19 Şubat 2012 Pazar

mümtaz amca


 eli boş gelen misafiri sevmem zaten genel anlamda sevmem misafirleri ama böyle özellikle iğrendiğim misafir türü bir sikime yaramayan şeyler getiren misafirdir .ucuz marka bir çikolata, şerbetli tatlı ya da elma armut... getirmeyin kardeşim bunları cips mips getirin büyümedik daha .

 ama az önce bana yapılanı hiç bir misafir yapmamıştı az önce benimle resmen taşak geçildi .böyle bir hayal kırıklığını daha önce yaşamamıştım .küçüklüğümden beri bana " mıstık" diye hitap eden mümtaz amcaydı bu kazığı atan . bilirdim evlensem çoluk çocuğa karışsam ( amına koyim doğmamış çocuğuma kanım kaynadı sevesim geldi ) evladımın yanında mıstık derdi..

 oysa mıstıkla onun ne maceraları vardı " mıstık alsana fıstık " gibi iğrenç esprimsi şeylerine yıllarca göz yummuştum ama o benim güzelim pazar günümün anasını sikmiş bulunmaktaydı .tüm yaşam enerjimi almış götümü başımı dağıtmıştı .

 her zamanki gibi eli dolu gelmişti eve senelerdir aynı şeyleri getirirdi . asla okumadığım osmanlıyı "ceddin deden neslin baban heeep kahraman türrrrrk milleti " nidaları ile anlatan kitaplar, ve kese kağıdının içinde antep fıstığı, bol kajulu karışık çerez ve açar açmaz bahçeye döktüğüm ardından annemin " hoşaf yapardık" diye sitemde bulunduğu kuru üzümler.

 gözüm ne kadar dönmüşse paketleri aldığım gibi odama girdim kitapları yere attım  türkiye gazetesinin verdiği kitaplardı midem bulandı o an niyeyse lan .ilk paketi açtım üzüm vardı hemen attım yere yatağımın üstüne döküldüler . ikinciyi açtığımda ise daha kötü bir tabloyla karşılaştım ne olduğunu anlayamadığım kurutulmuş kara kuru bir meyve vardı dişledim ekşiydi erik kurusuydu durum git gide kötüleşiyordu son pakette antep fıstığı olmalıydı ya da karışık çerez . hiç paketi açmadan elimi daldırdım tahminlerim doğruydu karışık çerezdi derken ağzıma attığımda ağzıma ekşi buğday tadı geldi köy tarhanası getirmişti sevdiğim tek çorba bu taneli tarhanadır . ama bunu onun getirmesine gerek yoktu sen fıstık getirmeliydin mümtazcığım . o an ağzımdan "oha göte bak " diye bir cümle çıktı... kendimi yere bıraktım kafamı yatağa dayadım dizlerimin üstüne çökmüştüm. aklıma birden che guevaranın "dizlerimin üstünde yaşamaktansa ayaklarımın üstünde ölmeyi tercih ederim  " sözü geldi. -bu sözün sedat pekere ait olduğunu iddia eden kuçu kuçularada buradan selam olsun :( -


 hayatımı siken adam olmuştu mümtaz artık mümtaz amca değildi mümtazdı basit bir mümtazdı hemde . uzun yıllar onu görmek istemiyordum en azından yolda görürsem selam vermeyecektim . beni alıştırmıştı alışmış kudurmuştan beterdir mümtaz . beni bu çingene tavırlara sen ittin .

 şu an düşünüyorum büyüdüğüm için mi almadı acaba diyorum? ama bir ayda ne kadar büyümüş olabilirdim .hem çerez alma hem mıstık de .

şimdi bakkala gidiyorum kimseye ihtiyacım yok bu tip bir konuda. ayrıca annemin yaptığı harika pizzayıda çatalla yemeğe çalışman ayrı bir mallık o pizza elle yenir ağzının etrafında yağlar kalır ve annenin yanakları yağlı yağlı öpülür senin o pizzayı reddetmen gerekirdi benim kahvaltımdı lan o neyse mümtaz ... gidiyorum göt lalesi .

18 Şubat 2012 Cumartesi





nereden geldim yine filmin bu sahnesine  zeki demirkubuz büyüksün baba!!!11111!

burada saçma sapan bir yazı vardı

artık yok eheehehe

sigara ve sevgili

 evde sigara içme özgürlüğüm yok istesem yaratırım fakat bu konuda en ufak bir eleştiriye tahammülüm olmadığından bu topa hiç girmiyorum ama bugun inanılmaz mutlu bir şekilde uyandım küçük meseleleri kafaya taktığımı fark ettim ota boka burnumu sokmanın ne kadar gereksiz olduğunu işlerin tıkır tıkır işlediğini müdahale etmemem gerektiğini ve en önemlisi sınav için durumun kötü olmadığını keyfim tamdı yani .

 keyfimin olması = mentollü sigara demekti . ( normalde moralim bozuk olduğunda zorda kalmadıkça mentollü sigarama dokunmam dal alır berbat sigaralarla ciğerlerimi hunharca sikerim  hele lark ebemi siker ) lakin evden çıkmamam gerekiyordu aslında öyle bir gereklilik yoktu ama ben kendi kendime böyle bir tribe girmiştim .odamın camını açtım kapımı kapadım üç tane sigarayı götürdüm karşı apartmandaki yaşlı teyzeyle göz göze geldim kafasını " sen gidi hınzır " tarzında salladıktan ve pis bir bakış attıktan sonra içeri girdi sanki marijuana içiyorum amına çakim.  moralimi bozdu . ve kendime şu soruyu sordum şu basit şey için niye bu soytarılıkları yapıyorum kendimi yoruyorum niye kölesiyim lan ben bunun ? gözüm dönmüştü "yeter lan yeter" hezeyanları içinde çöpe doğru giderken bir anda durdum . başka neler için kendimi yoruyordum ? uğraşıyordum  beni uğraştıran şeylerden hep kaçmam mı gerekliydi? örneğin sevgili. 

sevgilide aynı sigara gibidir . başlama evresi keyiflidir flört. kendini bir farklı görürsün  ilk sigara içerkende sonra alışırsın artık sevgilide, sigarada hayatının bir parçası olur . tabi bunu sürekli kısa ilişkiler yaşayan insanlar bilemezler gerçi ben de ilk defa yaşıyorum böylesini alıştım çünkü sigara gibi alıştım, bağlandım .hem sigarayı bırakmak kolay mı ? ya da sevdiğin insanı? ikiside aynı şey aslında ikisinide bırakırsan başkalarının ellerinde başkasının dudaklarında onu gördüğünde için çekilir . hemen kendime geldim  8 lira veriyorum lan ben buna elin orospusu yüzünden ne bu asabiyet diyerek bir tane daha yaktım ayrıca toplumu sikine takmayan ve olabildiğince toplumdan uzak olmaya çalışan ne derlerse he amk şeklinde kabullenip aslında hiç bir dediklerini iğrenç ve sinir bozucu bir yavşaklıkla yapmayan ben bugun fena saçmalamıştım ama bu saçmalama bana sevgili sigara benzerliğini gösterdi mutluyum . öyle 

yapma volkan!

 kadınları spor müsabakalarında görmeyi seviyorum . süslenip püslenip makyajlarının üstüne yanaklarına tuttukları takımın renklerini sürmeleri, orta yaşlı ablalarımızın atkıları, genç kızların formaları tribünlerimize hep renk katarlar .
  renk kattıkları iddia edildiği gibi centilmen oldukları kadınlarımızın çok narin ve kibar olduğu gerçeği ise onların tribündeki halleriyle yok olur gider örneklerle başlıyorum .



aman allahım ! bu nasıl bir iğrençlik dedirten cinsten videolar ilk videodaki maçta annemin mevcut olmasıda ayrı bir utanç kaynağıdır . gerçi garibim telekom üst tribünde çekirdek çitlemiş.

kadınlar sadece futbolda değil siyaset içerisinde de malesef kendilerine yakışanı yapmıyorlar . tansu çiller döneminde ülkemizde olanlar malum doğuda terörle mücadele adı altında kürt halkına yapılanlar bugun yüzümüze utanç tablosu olarak çıkmakta . bayan clinton , rice gibi birleşik devletlerde önemli görevler elde etmiş kadınlarıda biliyoruz her neyse mesele bu değil .

dediğim gibi kadınları seviyorum her yerde görmeyi seviyorum ama binlerce kadının çığlıkları arasında 22 tane futbolcuyu sahaya koymanın ciddi anlamda büyük bir işkence olduğunu düşünüyorum .nasıl  o kadar korkunç sesler çıkarıyorlar  anlamak çok güç.  eskisi gibi seyircisiz oynama cezasının olmasını ev sahibi takım için daha büyük avantaj olarak görüyorum zaten eğlencesine gidiyorlar içlerindeki saçma takım aşkıyla işte . takım tut ama fanatik olma be ablacım inan çekilmiyorsun . -fanatik olmayan erkekte aynı şekilde benim için hükümsüzdür .-

ve en önemlisi stadyumun çevresinde yaşayan insanlar hele kadıköy ahalisi zühtüpaşalılar onlar bu cezayı hakkedecek ne yaptı bu çığlıkları duyacak ne yaptı ? umarım bu saçmalık ortadan kalkar onun yerine bilet hasılatları ceza olarak alınsa fena mı olur ? futboldan soğuttunuz amına koyim

15 Şubat 2012 Çarşamba

karaköy genelevi

 hiç kerhaneye gidip ter atmamış bir kişi olarak her 18 yaşını geçmiş delikanlı gibi yolumun oraya düşmesi gerektiğini biliyordum .kız arkadaşınızla istediğiniz kadar sevişin eğer zürafa sokağa yolunuz düşmemişse siz bakirsiniz kardeşlerim ! illa içeri girip ablalarımızla temas kurmanıza luzum yok gidin o havayı soluyun en azından  zira ben sırf merakımdan o yola çıkmıştım .

 her neyse uzatmaya gerek yok arkadaşımla buluştuk yola düştük . treniydi motoruydu derken motorun neredeyse tamamı eminönünde indi . karaköy yolcusu bir kaç apaçi arkadaş , tarzıyla marjinalliğin doruk noktasında kızlar ve biz kalmıştık  .

 motorun u dönüşü sonrası galata köprüsünün paralelinde süzüle süzüle iskeleye vardık . yola düşmüştük . ılık bir gündü . tiplerden zürafa sokağa yaklaştığımız hissediliyordu  .  yurdumuzun nezih insanları pezevenk abilerimiz " gençler onların ki çuval gitmeyin oraya daha iyisi var" tarzı  sözlerle müşteri çekmeye çalışıyor yanaşmayınca sikecekmiş gibi bakıyorlardı .

Derken polis kontrolü sonrasında girdik ... beyaz giyinen esmer kıvırcık saçlı  bunun yanında sigaradan bıyıkları sararan ve yıllardır buranın müptelası olan beyaz kazaklı amcamız aklıma barış mançonun " zürafanın düşkünü beyaz giyer kış günü " sözlerini hatırlatıyordu . ( daha sonra araştırdığımda onun zürafa değilde zürefa olduğunu öğrenmiştim  )

 sağdan soldan taciz edilmekteydik . bütün kadınlar bizim yakışıklı erkeksi ve kışkırtıcı olduğumuzu iddia ediyorlardı ." bebeğim gelsenize bir şey söyliyceeeeem" " yakışıklı tatlıııııııııııım " ama aynı şeyi beyaz giyinen amca içinde söyledikleri düşününce kendimi aldatılmış hissediyordum . ben zaten bu aldatılma hissine meyilli bir adamdım her zaman .

kadınlar erkeklere laf atıyor erkekler eğer bokunu çıkarıyorsa analarına küfür yiyerek oradan uzaklaştırılıyorlardı buranın sahibi bu kadınlardı çünkü.

her yer buram buram seks kokuyordu yahu ama seksin en iğrenç hali barbarlık deryasında yüzüyordum . karaköyün şifreleri çözülmeye başlamıştı . ben bunları düşünürken arkadaşım kızıl saçlı bir kadına gözünü dikmişti hiç icazet almasına gerek kalmadan "bekliyorum" dedim . beklediğimden çok erken geldi kadının meşhur orospu tavrıyla hadi be bitir işini tarzında sözleri mi yahut  ergenlikten mi işlem çabuk bitmişti . içimden "senin neyine amcık hoşafı" desemde sadece acıyan gözlerle baktım ona o da utanan gözlerle bakıyordu . belki seks hayatı orada bitmişti pipisi çürümeye yüz tutmuştu.

durum buydu karaköy buydu filmlerde gördüğümüz sahnelerden farksızdı .

ama ne olursa olsun ne kadar pislik olursa olsun yine söylüyorum gidin görün ibneler şehrin bu yüzünüde . bu pis olarak adlandırdığım yer ne kadar iğrenç olursa olsun hastalıklardan uzak ve potansiyel tecavüzcülerin önüne geçen tatlı bir sokaktır aslında .  daha sonra iyice araştırdığımda bu kadınların çok büyük problemleri olduğunu öğrendim üzüldüm ben onların tatlıları yakışıklıları bebekleriydim onları böyle bırakıp gitmek içini parçalıyordu .ama  elden ne gelir?


                                           
                                                                  matild manukyan
                                                                    1914 - 2001


son olarak manukyan ailesini ülkemize böyle önemli bir değer kazandırdığı için rahmetle anıyorum .